Yazılı çeviri, sözlü çeviri gibi kaynak dildeki metni, hedef dile çevirme esasına dayanır. Yazılı ve sözlü çeviri aynı kategoride değerlendirilse bile, aslında birbirinden işleyiş bakımından oldukça farklıdır. Hedef aynı olmakla beraber, izlenen yol farklıdır. Her ikisin de çeviri yapılmakta fakat tercümanların çalışma şartları birbirine benzememektedir.
Yazılı ve sözlü tercümeyi incelersek şu sonuçlara ulaşabiliriz.
Yazılı tercüme yapılacak metin geçmişte hazırlanmış olup, üzerinde çalışma yapmak oldukça kolaydır. Sözlü tercüme ise, anlık konuşma metninin sunulduğu anda, çevirisinin de yapılması gereken bir durumdur. Sözlü çeviri de, tercümanın işittiği konuşmanın çevirisi yapılır, çevirme tercümanın hatırladığı ve şekillendirdiği kadardır. Oysa yazılı çevirme de metnin tamamı aslına uygun bir şekilde, gerekirse düzeltmelerde yapılmak suretiyle yapılır. Sözlü çevirmen bir konferans alanında çeviri yapıyorsa, birçok kişinin çevirisine yetişmek durumundadır. Yazılı çeviri de ise metin bir kişinin eseridir ve acele etmek gibi bir durum söz konusu değildir. Sözlü çeviri de, çevirmenin konuşmalara yetişme çabası hata yapabilme olasılığını arttırıyor. Yazılı çeviri de ise, hata yapmak çok zordur. Yazılı tercüme yapan kişinin aksine, sözlü tercüme yapan tercüman herhangi bir kaynaktan yardım alma şansına sahip değildir. Konuşma yapıldığı anda, bilgisi dâhilinde gerekli çeviriyi yapar ve dile getirir. Sözlü tercümanlar her zaman daha aktif olmak zorundadır. Hızlı not alma kabiliyetinden, hızlı düşünme, hızlı konuşma onlar için her zaman gereklidir. Çalışma koşulları açısından bakıldığında, yazılı tercümanların daha rahat bir ortamda çalıştıkları gözlenmektedir. Sözlü tercümanlar ise, her zaman göz önündedir.
Yine de sözlü ve yazılı tercümenin hayatımızın vazgeçilmez bir yardımcısı olduğunu unutmamak gerekir. Bu kadar zorluklarla yapılan bu iş, bizlerin hayatını kolaylaştırmaktadır.